20 Şubat 2015 Cuma



"Bizi 1957 yılında kurulan, eski İzmirlilerin hala toplandığı Sevinç Pastanesi'nde karşılayan Aliki Petrini, "ister Aliki, ister Alis, ister Alicia olarak seslensinler ben hepsine cevap veriyorum" diyor. Rum kökenli olduğunu şıklığı, yürüyüşü, Yunancayı "şarkı söyler gibi" konuşması kanıtlıyor. 1972 yılından beri Yunan kökenli sakinlerinin parmakla gösterildiği İzmir'de yaşıyor.

Petrini “eskiden Papaz gelecek mi, ne zaman gelecek” diye kaygılanıyorduk. Şimdi koşullar değişti diyor ve memnun bir ifadeyle “her Pazar Agia Fotini’de ayin yapılıyor, hatta yeni gelenlerle karşılaşıyorum” diyor.

Ayin’de temel dil Yunanca, fakat “İman'ın Şartları” ve “İsa’nın Duası” birçok dilde okunuyor. Çok kültürlü karakterini kaybetmemiş olan İzmir’de ne de olsa Ruslar, Gürcüler, Ukraynalılar, Bulgarlar yaşıyor, hep birlikte beş bin kişilik bir Ortodoks nüfus oluşturuyor.

Son yıllarda Yunanlar gittikçe artıyor. Şubat ayının ilk Pazarı Kilise'yi ziyaret ettiğimizde “İman'ın Şartlarını” Yunanca gençlerden birisi, 17 yaşındaki Dimitris Kokalis okuyor.

Ayinden sonra Agia Fotini Kilisesi'nin avlusunda toplandığımızda Dimitris, “İzmir’e bundan iki buçuk yıl önce Selanik’ten ailemle geldim”diyor. Dimitris annesi, babası ve kız kardeşiyle birlikte İzmir’deki Yunanların yeni nesli. Başkaları işleri nedeniyle geldi: Üniversitede ders verenler, işletme kuranlar ya da işletmelerini Türkiye’ye taşıyanlar, üniversitelerde okuyanlar, eğitim programlarına katılarak gelenler...

--Daimi Papaz--

Protestanlara ait olan, ancak 1955 yılından bu yana Yunan nüfusun ruhani ihtiyaçlarını karşılayan Agia Fotini Kilisesi'nin 1922 yılından bu yana ilk daimi Papazı Peder Kirilos Sykis, “birkaç on kişilik bir nüfus olan Yunanlar son zamanlarda iki yüze ulaştı” diyor. Merkezi Midilli (Mitilini) Metropolü olan Kirilos, 1991 yılından beri Bursa’dan Antalya’ya kadar çeşitli kiliselerde zaman zaman ayinler yapıyordu. “Polisin Kilise'nin girişinde beklediği zorlu zamanlarımız oldu” diyor.

Bu ortam artık yok olmaya başladı. 14 Ağustos 2013’te Patrik Bartolomeos kendisini buranın daimi Papazı olarak tayin ettiğini açıkladı. Bu çok onurlu öneri karşısında Peder Kirilos biraz tereddütlüydü. “Bu çok iddialı rol için benden daha genç birisinin daha uygun olduğunu düşünüyordum” diyor. Ancak gerçek, Patrik’in haklı olduğunu gösterdi. Bugün İzmir’in taksi şoförleri Peder Kirilos’u uzaktan tanıyor, kendisine “Papaz efendim” ya da “Hocam” olarak hitap ediyor. Kilise İzmir’deki Yunanlar için cazibe merkezi oldu. Pazar ayininden sonra kahve, meze ve sohbet başlıyor; bir araya gelen Yunanlar öğleden sonra geç saatlerde dağılıyor. Kısa bir süre önce İzmirli olan Maria Kuciabasopulu, Kiriakos Paçidis ve Maria Brozu “yemekler, koro ve Patrik’in karşılanmasıyla ilgili hazırlıklar gibi ortak faaliyetler hepimizi yakınlaştırdı” diyor. Hafta içinde kendileriyle tanıştığımızda Patrik Bartholomeos'un ziyareti sırasında resmi şahsiyetlerin karşılanmasını üstlenmişlerdi. Patrik (93 yıldan sonra) Agios Vukolos ve Agia Fotini Kiliselerinde ayin yönetti, din temalı bir konferansta ana katılımcı rolü üstlendi.

Yunanistan’da kriz olmasaydı 28 yaşındaki üç kuzey Yunanistanlı birbiriyle tanışamayacaktı. Bugün Üçyol semtindeki bir apartmanın 8. katında birlikte kahve içiyorlar

Kiriakos Paçidis, " 'Youth in Action' programı çerçevesinde burada 12 aylık sürem doldu fakat burada kalma ve iş arama kararı aldım" diyor. Türkiye’de çalışma fırsatları çok geniş. “Kariyer sitelerinden birisinde profil açtım ve sadece bir gün içinde sadece benim branşımla ilgili 60 ilân aldım” diyen genç mühendis Selanik’te iken aynı iş kolunda Ekim 2010’dan beri iş arıyor, ancak bulamıyordu. Kısa bir süre öncesine kadar, harçlık karşılığında babamın işinde çalışıyordum. 26 yaşımda böyle yaşamam hoşuma gitmiyordu ve bu durumla ilgili bir şeyler yapmayı kararlaştırdım” diyor.

Siyasal bilgiler okuyan Maria Kucabasiopulu’yu Londra’dan İzmir’e Türkiye’den bir burs getirdi. O'na hem doktorasını hazırlama hem de dili öğrenme imkanını sağlıyor. Daha önce İstanbul’da iki yıl görev yaptıktan sonra aynı programda Kiriakos’un yerini alan Maria Brozu da siyasal bilgiler okudu. Başka birçok “yerleşimci” gibi yeni vatanı için memnuniyetini gizlemeyen Kiriakos’un aksine burada hayatının sonuna kadar kalmayı planlamıyor, fakat “İzmir’in karakterime uygun olduğunu, burada hayat ritminin insanca olduğunu gözlüyorum” diyor.

--Ekonomik nedenler--

Emekli olmasına rağmen bundan yaklaşık altı yıl önce özellikle ekonomik nedenlerden dolayı İzmir’e yerleşen 75 yaşındaki Kostas Lignadis “burada krallar gibi yaşıyorum” diyor. “Hesaplarını yaptığını ve başa çıkamayacağını anladığını” itiraf ediyor ve “valizlerimi arabaya yükledim ve gençliğimden iyi dostum olan Ali’ye geldim” diyor. İzmir’i 1980’li yıllarda Almanya’da gurbetçiyken tanımıştı. “Beni kanım buraya davet ediyordu, babamın evi bugün İzmir Hilton Oteli'nin bulunduğu yerdeydi” diyor.

Selanik’te yaşayan ve kendisine gıpta eden aynı yaşlardaki dostlarının sayısı çok. “2,5 TL ile 100 kilometre kat edebilir, kahvemi başka bir civar semtte içebilirim”; elektronik biletini göstererek “Türkiye’de pahalı olan et veya balık almak istediğimde karşıya, Sakız’a geçiyorum” diyor.

Zaten kıyılarda anlatıların çoğu her iki taraftaki sahillerle ilgili. Mirsini Steka “küçük çocukken Midilli’deki evinden karşı sahildeki ışıkları gördüğünü ve burada yaşayan insanların hayatlarının nasıl olduğunu düşündüğünü” anlatıyor. Zaman geçti ve komşuları tanıma vakti geldi. “Buraya geçişim düzenli bir şekilde oldu. Üç yıl önce dili öğrenmeye, bu vesileyle de İzmir’i daha sık ziyaret etmeye başladım” diyerek devam ediyor. Midillili ve Selanik Aristo Üniversitesi mezunu olarak İzmir’de kendi memleketindeymiş gibi hissetti. “İzmir’in başka Avrupa şehirlerini kıskanacak bir şeyi yok, sakinlerine birçok fırsat sağlayan bir metropol” diyor.

--Canlı hücre--

Vatanı Midilli’de yardımcı edebiyat öğretmeni olarak bütün yeteneklerini sergileme fırsatını bulamamıştı. “Sistem öğretmenin bir kalıba sığmasını talep ediyor, bu da karakterime uygun değildi” diyor. Geçici bir dönem, her iki ülkede iş aramaya başlıyor fakat sonunda İzmir’de karar kılıyor. “Fazla kazancım olmayabilir fakat burada aynı branşta kalarak gelişme, öğretimde yeni teknolojilerden yararlanma fırsatını buldum, aynı zamanda aileme yakın bir mesafedeyim”. İki yılın ardından Alsancak semtinde O'nu tanıyanlar ve içten bir şekilde selamlayanlar çok. “İzmir’de mahalle hala canlı bir hücre” diyor.

Eva Kaskani’nin İzmir’de “köklenmesine” hem iş hem de aşk neden oldu: “Tasarladığım takılar ve etnik giysiler için malzeme temin etmek amacıyla 2006 yılından beri buraya devamlı geliyordum. İzmir’le daima büyük sevgi bağlarım vardı, çünkü ailemin kökeni Küçük Asya’nın Ildır (Lithri) ve Alaçatı köylerindendi”. İzmir’e taşınan Kaskani, antik eşya satan yeni bir dükkanın Türk sahibinden takılarını dükkanında satma önerisini kabul etti. Dükkan sahibi bir süre sonra eşi olacaktı.

Bugün sözkonusu çift 'Eskici Yusuf' adlı dükkana sahip. Doğal olarak buraya bir zamanlar İzmirli Yunanlara ait olan eşyalar, elişleri, biblolar ulaşıyor. Kaskani “bunların Yunanistan’a, ya şahıslara ya da müzelere ulaşmasına özen gösteriyorum” diyor ve üzerindeki bir takıyı bize gösteriyor: “İzmir’de 1918’de vaftiz olan Aleksandros isimli birinin vaftiz şekeri kutusundan gelme”. Kaskani eski taftadan ve pullardan modern bir gelinlik dikti ve ekonomik açıdan gelinlik satın alabilecek durumda olmayan gelinler tarafından giyilebilmesi için Atina / Nea Erythraia’daki Küçük Asyalılar Derneği'ne hediye etti. (ÇN: Kızıl Kent anlamına gelen Erythraia Çeşme'nin Ildır beldesinin antik ismidir. Bu ismi kırmızı renkli toprağından almıştır. Atina'daki Nea Erythraia Yeni Erythraia anlamına gelmektedir ve anılan semt Ildır'dan göçen Rumların ilk yerleştirildikleri bölgedir). Patrik’in ziyaretini izlemek amacıyla İzmir’e gelen anılan Dernek mensubu İrini Dimaki, ”bizi İzmir’de bekleyen birçok hoş sürprizden biriydi. Bu yedinci gelişim, fakat bu kez duygular farklıydı” dedi.

--Patrikhane’nin rolü ve geri dönüş--

Yunan cemaatinin sessizce yeniden oluşması yönünde rol oynayan etkenler çok: Patrik Bartolomeos’un kişiliği ve İzmir’deki Türk makamların siyasi iradesinden, Yunanistan’daki ekonomik krize ve iki halkın mantalitesindeki yakınlığa kadar.

Bu yönde sarf edilen çabalarda başrolü oynayan Peder Kirilos heyecanla, “Cemaatimizin hukuki kişiliğinin tanınması yönünde henüz bir talepte bulunmamış olmamıza rağmen (Lozan Antlaşması İzmir’de Cemaat tanımamıştı), sözkonusu etkinlikler vesilesiyle resmi makamlarla mektuplaşmalarımda bana resmen Cemaat'in Papazı olarak cevap veriyorlar; dün ise Cemaatin yeni başkanını, Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından Azınlıkların temsilcileri ve kanaat önderlerine verilecek yemekte hazır bulunması için Başbakanlık bürosundan çağırdılar. (Geçen Perşembe günü düzenlenen yemekte Davutoğlu, “20 yüzyılın ilk yarısında yaşanan kırılmalar dolayısıyla Türkiye’den yurtdışına giden hangi kökenden olursa olsun tarihdaşları, vatandaşları” geri dönmeye davet etti.)

Peder Kirilos şimdi, yeni Yunan cemaatinin ilerleyen dönemlerde, geçen hafta Patrik'in ayin yönettiği Agios Vukolos gibi bir Bizans Kilisesi'nde biraraya gelmesi amacıyla ayakta duran bazı Ortodoks kiliselerinden yararlanmayı planlıyor.

Patrik’e refakat eden heyetle birlikte, Nea Erythraia Küçük Asyalılar Derneği'nden 20 kişilik bir grup soğuğu önemsemeden geçen hafta komşumuz ülkeyi ziyaret etti. Onlarla birlikte ziyarete ülke genelinden Küçük Asyalılar uçak ve vapur kiralayarak katıldı.

İzmir’e sözkonusu ziyareti düzenlemek amacıyla toplanan Dernek üyeleriyle ilk görüştüğümüzde Dimaki, "çocukken Nea Erythraia gibi mültecilerin yaşadığı mahallelerde eğlenceler düzenlendiğinde büyüklerin şerefe kadeh kaldırırlarken “vatana geri dönüş” dileğinde bulunduklarını hatırlıyoruz. Yunanlar biz mültecileri, kolayca eğlence havasına girdiğimiz ve dans ettiğimiz için “Durladades” olarak tanımlıyorlardı" demişti. Birkaç gün sonra Küçük Asya / Urla’da O'na tekrar rastladığımızda “buraya ayağımı ilk bastığımda biraz toprak aldım ve babamın mezarına götürdüm” dedi.

Bu kez ortam farklıydı. Yaşlılar mum yakıyor, Peder Kirilos’un elini öpüyor ve Agia Fotini ikonası önünde dua ediyorlar. “Tanrı’nın bize bu anları yaşama fırsatını vereceğine inanmıyorduk” diyorlar.

Kaynak:  Kathimerini gazetesinin 15 Şubat 2015 tarihli sayısında yeralan İoana Fotiadi imzalı ve "İzmir Yunanlarının 'Yeni Nesli' " başlıklı İzmir çıkışlı haber yorumun çevirisi.

Link: http://www.kathimerini.gr/803813/interactive/epikairothta/ereynes/h-nea-genia-twn-ellhnwn-ths-smyrnhs






0 yorum:

Yorum Gönder